Bir iş ilişkisinin yasal olarak var olduğu süre boyunca, ilgili bireysel veya toplu sözleşme düzenlemeleri olmasa bile, çalışanın işverenine zarar verecek her türlü rekabetçi faaliyette bulunması esasen yasaktır (yalnızca bkz. BAG 20 Eylül 2006 – 10 AZR 439/05 -). 24 Mart 2010 tarihli bir kararla (- 10 AZR 66/09 -), Onuncu Senato, bunun en iyi ihtimalle rakip şirket için ikincil düzeyde ekonomik desteğe yol açabilecek basit (yan) faaliyetler için de geçerli olup olmadığı konusundaki endişelerini dile getirdi ve aksi takdirde işverenin korunmaya değer menfaatlerini etkilemez. Mevcut iş ilişkisinde rekabet yasağı hükmünün kapsamı belirlenirken 12. maddenin 1. fıkrası hükümleri dikkate alınır. 1 GG çalışanın korunan mesleki özgürlüğü dikkate alınmalıdır. Bu, bireysel vakanın tüm koşullarının genel değerlendirmesinin bir parçası olarak, diğer faaliyetin işverenin çıkarlarını tehlikeye atıp atmadığının veya zarar verip vermediğinin belirlenmesi gerektiğini göstermektedir. Bir karar çıkması durumunda Senato bu soruyu askıda bırakabilir. Davacıyı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi düzenlemeleri nedeniyle, devam eden iş ilişkisi sırasında genel rekabet yasağı hükmü çalışanlar lehine sınırlandırılmıştır. Rakip bir şirkette ikincil istihdam, ancak “doğrudan rekabet” nedenlerinin buna aykırı olması halinde yasaklanabilir. Bu tür nedenler yalnızca çalışanın konumu veya faaliyet türü, işverenin korunmaya değer çıkarlarına doğrudan zarar verme tehdidinde bulunduğunda mevcuttur. Anlaşmazlık durumunda Senato bu şartları reddetti. İş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için kabul edilen bir rekabet yasağı sözleşmesi Bölüm 74a Para. 1 Cümle 1 HGB, işverenin meşru ticari çıkarlarını korumaya hizmet etmediği sürece çalışan açısından bağlayıcı değildir. Onuncu Senato’nun 21 Nisan 2010 tarihli kararına göre (- 10 AZR 288/09 -), işveren, eski çalışanın, işverenin ticari düzeyde satış faaliyetlerini yürütmesini de yasaklıyorsa, böyle bir menfaatten yoksundur. operasyona dahil değildir. Bu durumda çalışanın, aykırılık tazminatına hak kazanabilmesi için, çalışanın yasağın bağlayıcı kısmını gözetmesi yeterlidir. Bölüm 74 Paragrafın aksine. HGB 2’ye göre, doğum izni tazminatı, çalışanın rekabet yasağı maddesinin tamamına uyum lehine seçim hakkını kullanmasına bağlı değildir. Bu, Madde 74a Paragrafındaki açık farklılaşma ile gösterilmektedir. Yasağın bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan kısmı arasında 1 HGB. Ayrıca, telafi edici izin hakkının çalışanın bağlayıcı olmayan kısmında yasağa uymasına da bağlı olması, bu normun koruyucu amacına ve Temel Kanun’un 12. maddesinde korunan mesleki özgürlüğe aykırı olacaktır. Sözleşme özgürlüğü nedeniyle, Onuncu Senato’nun 14 Temmuz 2010 tarihli kararına göre (- 10 AZR 291/09 -), ön sözleşmelere rekabet yasağı hükümlerinde dahi genel olarak izin verilmektedir. Çalışan, ön sözleşmede, işverenin talebi üzerine sözleşme sonrası rekabet etmeme maddesini sonuçlandırmayı taahhüt ederse, bu ön sözleşme Bölüm 74a Para. 1 Alman Ticaret Kanunu’nun 1. cümlesi, işverene tanınan opsiyonun, fesih bildiriminin verilmesine veya fesih sözleşmesinin yapılmasına kadar geçen süre ile sınırlı olmaması durumunda bağlayıcı değildir. Yükümlülüğe ilişkin sabit bir süre sınırı olmaksızın, çalışanın durumu ve menfaatleri, izin verilemez koşullu rekabet yasağı hükmündekilere benzer (bkz. BAG 22 Mayıs 1990 – 3 AZR 647/88 -). Bu durumda ön sözleşme, bağlayıcı olmayan bir rekabet yasağı hükmü etkisine sahip olduğundan, çalışan, ön sözleşme koşulları kapsamında tazminatsız rekabet özgürlüğü ile rekabet etmeme arasında seçim yapabilir. Bağlayıcı olmayan bir ön sözleşme durumunda, çalışanın seçme hakkını nasıl kullanacağını işverene beyan etmesi gerekip gerekmediği konusunda herhangi bir karara gerek duyulmamıştır. Hukuki anlaşmazlık alt mahkemeye geri gönderildi. 74. maddenin 1. fıkrası kapsamında ön sözleşme için de geçerli olan yazılı şekil şartının geçerli olup olmadığı şu ana kadar elde edilen bulgulardan netlik kazanmamıştır. Rekabet yasağı hükümlerine uyulduğu takdirde 1 HGB’ye uyulmalıdır.